Travma ve Ruh Sağlığı ‘Deprem Gerçeği’

Travma ve Ruh Sağlığı ‘Deprem Gerçeği’

Travma; kişiyi ruhsal anlamda derinden sarsan yaşam olaylarının tümünü kapsar. Dışarıdan basit gibi görünen bir yaşam olayının travmatik etkileri ömür boyu sürebilir. Travma sürecinde yaşanılan duygular kimi zaman geçici kimi zaman da kalıcıdır. Genel olarak bizi sıkıntıya sokan duyguları unutmaya ya da hatırlamamaya çalışırız. Çünkü yaşadığımız duyguların ağırlığıyla yüzleşmek bazen kolay olmayabilir. Yüzleşmekten korktuğumuz en ağır olaylardan biri de ‘deprem’ gerçeğidir!

Depremi birebir yaşayan, depremde sevdiklerini kaybeden veya depreme tanık olan herkes bu korkuyu içinde taşıyabilir. Depremden sonra görülen en tipik belirtiler: sürekli sallandığını hissetmek, tetikte olmak, kaygılı ve huzursuz hissetmek, uyuyamamak, iştahta azalma, gerginlik ve agresifliktir. Bu belirtiler ‘anormal bir duruma verilen normal tepkilerdir’. Yani depremden sonra bu belirtilerin yaşanması normal karşılanmalıdır. Yaşanılan belirtilerin bir aydan fazla sürmesi durumunda profesyonel bir destek alınması gerekebilir. Yaşanılan duyguların süreç içerisinde Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na yol açabileceği unutulmamalıdır.

Peki ne yapmalı?

Mümkün olduğu kadar sosyal destek almakta yarar var. Özellikle yaşanılan duyguları anlatmak, konuşmak ve paylaşmak duyguların hafiflemesini sağlar. Yalnız kalındığında hissedilen yoğun duyguların kontrol edilmesi için nefes egzersizleri yapılabilir. Gözlerin kapatılarak, rahat bir alan içinde nefes alıp verme ile gevşeme sağlanabilir (Gözleri kapatmak iyi gelmiyorsa egzersizler gözleri açık da yapılabilir).

Belli bir zaman geçtikten sonra travmada herhangi bir iyileşme veya hafifleme olmadığı durumlarda profesyonel bir destek alınması yararlı olacaktır.